Teneffüste işittim bir miniğimizin “… Öğretmen’’i seviyor musun?” sorusunu. Diğerinin yanıtı ise şaşırtmadı: En çok … öğretmenimi seviyorum.
Bu iki öğrencinin sohbeti, beni de ilkokul sıralarına götürdü. Hepimizin bir “en” sevdiği olmadı mı? Bakın, “sevmediği” demiyorum. Kim en yorgun sabahlarında bile içten bir günaydın dediyse bana, onu çok sevdim. Kim bana “Bu derste senin daha derin bir cümle kurmanı bekliyordum.” dediyse ona karşı kendimi mahcup hissettim. Ders esnasında yazdıklarımı okuyan öğretmenimden gelen mis gibi krem kokusunu unutamadım. Anneme benziyor kokusu, dedim. En çok onu sevdim mesela.
Liseye geçtim, büyüdüm. Edebiyat öğretmenim devlet okullarının imkânları dahilinde, yedi öğrencisini gönüllü olarak Âşiyan’a götürdü. O gün Tevfik Fikret’in evini tanımak, öğretmenimden onu dinlemek beni öylesine etkilemişti ki… Seçeceğim meslek, belki de o gün, o öğretmen sayesinde şekillenmişti. Pekiyi geçmişteki en sevdiğim öğretmene ne olmuştu, şimdi yeni “en”im Edebiyat Öğretmenim İmren Hanım mıydı?
Değişen hiçbir şey yoktu aslında sevgimde. Aradan yıllar geçiyordu ve o yıllar özel insanlara yeni özel insanları ekliyordu sadece. Mesleğini gönülden yapan tüm öğretmenlerime saygılarımı sunar; en az onlar kadar idealist bir öğretmen olmayı, her yorgunluğumda kendime hatırlatır dururum. Birileri beni topluma kazandırmıştı, ben de bundan sonra birilerinin elini mesleğim ile tutacak ve onların hatırında kalmayı dileyeceğim.
Yazar Hakkında
Yazarın Adı: İnci Demirbağ
Unvan: Türkçe Öğretmeni
E-Posta: inci.demirbag@acischools.k12.tr
Fotoğraf: Designed by Freepik