Bu sene ikinci sınıf öğrencileri ile çalışıyorum. Sınıfımda sosyal ilişkilerinin gelişmesini hedeflediğim birkaç öğrencim ile gezdikleri ülkeler hakkında sohbet ediyorduk. Bu sırada aynı şehirleri gezen öğrencilerimin kendi aralarında da sohbete devam ettiklerini gözlemledim. Onları dinlemek keyifliydi. Gönüllülük esasıyla kendilerine birer eş seçmelerini ve gezdikleri ülkeler hakkında bir sunum hazırlamalarını istedim. Heyecanlandılar, ikili ve üçlü gruplar oluşturdular. Bunun bir proje mi olduğunu sordular. Tam da bu soruyu aldığım o an karar verdim, evet, bu bir proje olsun bakalım. O sırada tek amacım bahçe zamanları yalnız olmayı tercih eden birkaç öğrencime iletişim konusunda destek olmaktı ancak ortaya bir proje çıktı.
Projemize sadece altı öğrenci ile başladık. Diledikleri ülke veya şehri seçip sınıfta bir sabah sohbeti zamanı sunum yapmalarını istedim. Hazırlık sürecimizi gören diğer öğrenciler o kadar çok heveslendiler ki, bu proje günün sonunda tüm öğrencilerin katılım isteğiyle bir heyecan furyasına dönüştü 🙂
‘’O halde herkes kendine bir eş seçsin ya da gruplar oluşturarak bana gelin, ilgi alanlarınızı söyleyin.’’ dedim. ‘’ilgi alanlarınıza göre ben de bir şehir veya ülke önereceğim. ’’Anlaştık.
Yemek yemeyi ve yemek yapmayı çok severmiş, İtalya dedim. Atıştırmalıkları çok severim dedi, Barselona dedim. Futbolu seviyorum dedi. Madrid, Barselona, Portekiz veya Arjantin’i araştır dedim. Modaya bayılıyorum, büyüyünce stilist olacağım dedi. O halde Paris, Milano, Londra veya New York dedim. Uzak Doğu restoranlarına gitmeyi seviyorum, dedi. Japonya veya Çin dedim. En çok müzeleri gezmeyi seviyorum dedi, İstanbul dedim.
Öğrencilerimin ilgi alanlarını ve nelerden hoşlandıklarını keşfederken keyif aldım. Onlar da şehir veya ülke önermem için heyecanlandı. Şehir ve ülkelere karar verirken güldük, bazen birbirimizi ikna etmek için ısrarcı olduk, zaman zaman fikir değiştirdik ama hep eğlendik. Bu sırada bahçe zamanları yalnız vakit geçirdiğini gözlemlediğim iki öğrencim kısa sürede gruplara dahil oldu. Projenin hiçbir aşamasını yapılandırmadım. Benim görevim sadece şehir veya ülke önermekti. Öneri vermek dışında pasif kaldım. Evde ve okulda bahçe zamanları bir şeyler tasarlayarak bana geldiler. Son olarak sınıfta bir sunum yaptılar. Onların kendi çabalarıyla yaptıkları tasarımları görmek benim için keyifli oldu.
Son zamanlarda öğrencilerime ‘’Dersler nasıl gidiyor?’’ diye sormak ve her şeyi yapılandırmak yerine, onlara nasıl olduklarını daha sık soruyorum. Arkadaşları kimler, aktiviteleri seviyorlar mı ve mutlular mı? En az performansları kadar ruh hallerini de merak ediyorum. Çünkü koridorda yanından geçip gittiğimiz her çocuğun dinlenmesi gereken bir öyküsü varmış. Ve bu öyküyü belki de sadece bizim dinlememiz gerekiyor.
Epictetus ‘’Bir insanın anavatanı çocukluğudur.’’ demiş. Öğrencilerimizin anavatanında mutlu anılar biriktirmelerini diliyorum.
Yazar Hakkında
Yazarın Adı: Aslı Canpolat
Unvan: Sınıf Öğretmeni
E-Posta: Asli.Canpolat@acischools.k12.tr
Fotoğraf: Designed by Freepik